İSLAM YOLUCHAT - İslamın gerçekleri

 

İSLÂM’IN İNSANA BAKIŞI

Değ

erli Müminler!

Her

Allah, insandan ba

şeyi yoktan var eden Yüce Allah, insanı başka varlıklarda bulunmayan özellik ve yeteneklerle yaratmıştır. Kur’an, insana sunulan bu üstünlük ve özelliklerinden bir kısmına; ‘Gerçek şu ki, biz Ademoğullarını üstün ve onurlu kıldık. Onları karada ve denizde taşıdık, kendilerini temiz besinlerle rızıklandırdık ve onları yarattıklarımızın pek çoğundan üstün tuttuk.’ diyerek dikkat çekmektedir. şka var olan her şeyi ona hizmet için yarattığı gibi, insanı da kendisini tanıması ve yalnız ona ibadet etmesi için var etmiştir. ‘Ben cinleri ve insanları ancak beni tanıyıp bana kulluk etsinler diye yarattım.’ ayeti bu gerçeği ifade etmektedir.

Değ

erli Müminler, anlaşılıyor ki, Yüce Rabbimiz, bu kadar değer verip, lütufta bulunduğu insandan, iman, ibadet ve şükür etmesini istemektedir. İnsanın şerefi, Rabbini tanıyıp, O’na iman etmesine, değeri de Allah’a ibadet ve taatte bulunup, güzel ahlaka sahip olmasına bağlıdır. Çünkü insanların Allah katında en değerli ve en üstün olanları, Hucûrât suresinin 13. ayetinde şöyle açıklanmaktadır: ‘Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir kadından yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah katında en üstün olanınız, O’na karşı derin bir sorumluluk bilincine sahip olanınızdır. Allah her şeyi bilendir, her şeyden haberdar olandır.’

İnsanlar Hz.Adem ile Havva’dan çoğalmaları itibariyle eşittirler. İslâm, insanların rengine, diline, ırkına, kavmine, kabilesine, zenginliğine, makam ve mevkiine bakmaz, onların niyet ve davranışlarına bakar, ona göre değerlendirir. Nitekim Hz. Peygamber; ‘Allah sizin dış

görünüşünüze ve mallarınıza bakmaz. Fakat sizin kalplerinize ve amellerinize bakar.’ buyurarak bu gerçeği dile getirmiştir.

İslâm dini, insanları hor görmeyi, alaya almayı, lakap takmayı, gıybet etmeyi, yalan söylemeyi ve onları küçük düşürücü tüm davranışları yasaklamıştır. Hucûrât suresinin 11. ayeti bunu şöyle açıklamaktadır: ‘Ey Mü’minler! Bir topluluk diğ

er bir topluluğu alaya almasın. Belki de onlar kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da kadınları alaya almasınlar. Belki onlar/alaya alınanlar kendilerinden daha iyidirler. Kendi kendinizi ayıplamayın, birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir isimdir! Kim tevbe etmezse işte onlar zalimlerdir.’

Değ

erli Müminler, İslâm nazarında insan, sevgiye ve hürmete layık olan varlıktır. İslâm insanın öldürülmesini değil, yaşatılmasını ister. Allah insanın doğruyu görüp, aydınlanması, dünya ve ahiret mutluluğuna erişebilmesi için ona kutlu elçilerini rehber kılmış, ilahi kelamıyla hitap ederek kendisine muhatap seçmiş, cenneti de insan için var etmiştir. İnsanın ölüsüne de dirisi kadar değer vermiş, yıkanması, kefenlenmesi, kıbleye doğru konularak namazının kılınması ve omuzlar üzerinde taşınıp, kabre itina ile yerleştirilmesi şeklinde gerçekleştirilen cenaze işlemiyle onun saygınlığını tescil etmiştir.

Hz. Peygamber, bir gün yakı

nlarından geçirilen bir cenazeye hürmeten ayağa kalkmış, cenazenin bir yahudiye ait olduğunun hatırlatılması üzerine; ‘Müslüman değilse insan da mı değil?’ cevabını vererek, bu saygının sadece müslümanlarla sınırlı olmadığını da ortaya koymuştur.

Değ

erli Müminler, kısaca söylemek gerekirse, İslâm’ın insana bakışının temelinde sevgi, saygı, hoşgörü ve merhamet gibi ulvî hisler yer almaktadır. Yüce Rabbimizin kalblerimizi, birbirimize karşı bu güzel duygularla donatıp, bütün insanlığa huzur, barış ve kardeşlik nasip etmesini diliyoruz.

 
Bugün 9 ziyaretçi (10 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol